DenemeHayatPsikoloji

Hiçliğin İnşası

Bir duruş inşa etmek… Tarihin her sahnesinde, yaşanan her olaya baktığımızda; insan, bir neden için veya ne için var olduğunu bulamazsa, o insan hiçten de öte bir hiçtir. Çünkü bunun tezahürü olarak İmam Gazâlî Hazretleri: “Her şey zıddı ile kâimdir.” buyurmuştur. Bir şeyin yokluğunda, daima zıddı ortaya çıkar: Gece yoksa gündüz vardır, sıcak yoksa soğuk vardır,varlık yoksa, yokluk vardır. ilâ âhirihi… Doğruyu tercih etmezseniz, gönlünüz yanlışa kayar.

İşte bu yüzdendir ki yolunu bulamayan bir insan, pusulasını kaybetmiş bir yolcuya benzer. Başta dediğimiz gibi, tarih diye adlandırdığımız mefhumu ortaya çıkaranlar; pusulası hiç sapmayan, yaydan çıkan bir ok misali yolu belli olanlardır. Bu insanların menzili ise, her şeyin olduğu gibi yokluğunda sahibine dönük olmalıdır.

Sen, ne kadar bir “şey” olmak için mücadele edersen, o kadar hiçsin. Ama olması gereken; seni sen yapanın, yani Hakk’ın yolunda, sarsılmaz bir duruşla hiç olmaktır.

Şimdi bu satırları okurken aklına bir soru gelmeli: “İyi güzel de, bu yola nasıl çıkacağız?”
Biz de deriz ki:

Ey, meçhul bir zamanda, meçhul bir yere gelip meçhule doğru yol alan yolcu!
Eğer kendini bulmak istiyorsan, önce “hiç” olmalısın. “Hiç” olmak; varlığının nefsine değil, Hakk’a dayandığını idrak etmektir.

Hz. Mevlânâ şöyle der:
“Sen bir ok olsan bile, yayı çeken Kudret’in elidir.”
Senin yolun, nokta-i istinadın, Hakk’ın çizdiği yoldur.

İnsanın sahici yolculuğu, kendi varlığını Hakk’ın varlığı içinde eritmesidir. Kendi pusulasını, Hakk’ın yönüne göre yeniden şekillendirmesidir.

Yolcu, bu dünyada bir hiçliğin peşindedir. Çünkü nihayetinde varlığa ulaşmak için önce hiçliğe ulaşmak gerekir.
İnsanı insan yapan, “ben” dememesi; kendini unutarak, acziyetini bilerek Hakk’ın izini takip etmesidir.

Bir su damlası, deryada kendini bulduğu an “hiç” olur; ama aynı zamanda da deryanın bir parçası hâline gelir.
İşte sen de bu yolda, deryaya karışmak için “hiç” olmaya talip olmalısın.

Menzilin ise yokluk değil, varlığın en hakiki hâline açılan kapıdır.

Ne kadar “ben” olmayı bırakırsan, o kadar “O” olursun.
Zira nefsinin peşinde koşmak yerine, aşkın peşinde koşarak sarsılmaz bir duruş inşa edersin.

Kendi çabasını, gayretini Hakk yoluna teslim eden bir yolcu; artık asla yolunu kaybetmez, çünkü pusulası yalnızca Hakk’ın elindedir.

Dünya’da yaşadığın sıkıntıların altında ezilmenin sebebi de budur.
Duruşu olmayan bir insan, temelsiz bir binaya benzer. Temelsiz bir bina ne kadar yıkılmaya yakınsa; duruşu olmayan bir insan da o kadar ezilmeye mahkûmdur.

Artık kalk ayağa ve yırt atalet ile olan bağını!
Hür olduğun kadar varsın, var olduğun kadar hürsün.

Elbet gelir bir gün bu hayat filminin sonu…
Yarını dert edinerek geçirdiğin ömür, senden alır yarını.

Çabala durmadan, sana kalmayacak bir dünya için…
Mefkûrende yoksa bâkî bir dava; var olamazsın, sonu olan bu dünyada.

Vesselâm.

——-

Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.

Mehmet Ali Baran

Mülkiye. Edebiyat. Maraşî. Talebe. Beşer

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu