Kıymeti bilinmemiş bir deha. Zekânın kıvraklığı mürekkebe aksederse nasıl bir şekil alacağını merak ediyorsanız, İrfan Özfatura’nın yazılarını okumanız kâfi.
Okuma yazma bilen herkes düşüncelerini yazıya dökebilir. Hatta çok bilgi sahibi de olabilir.
“Yazarlık” bir mertebedir.
Düşündüklerini yazıya dökenlere muharrir, sanatkârâne bir üsluba sahip olabilenlere edip denilirdi. Maalesef artık eli kalem tutan herkese “yazar” denildiği için bu incelikler unutuldu.
İrfan Özfatura’daki üslup ekranları işgal eden, şöhreti âfâkı sarmış, ödüllerle boğulmuş, yazar diye göklere yükseltilenlerin hiçbirinde yok.
Kibri yazdıklarına dökülen yazarlar vardır. Cümlelerin burnu da yazarının burnu misali göklere yükselip yıldızlara karılmak ister âdetâ. Okurken ensesi kalın bir ego ile karşı karşıyasınızdır.
İrfan Özfatura’nın en büyük alâmet-i farikası tek kelime ile “tevazu”dur.
İfade şekli ile sıradan halktan olmadığını izhar etmek isteyen çok bilmiş kalemşörlerin ağdalı lisanı yoktur İrfan Özfatura’da.
En girift ve pek kallâvi meselelerin halkın lisanıyla izah edilebileceğinin en bariz ispatıdır.
Üsluptaki kıvam bal şerbetinde yoktur. Size Türkçenin lezzet, terâvet, letâfetini yaşatır rânâ ve zîbâ cümleleri.
Bu toprakları mayalayan irfanı bulursunuz yazılarında. Avrupalı aristokratlara özenenlere hakiki mânâdaki marifetle bezenmiş kültür seviyesine çıkmak için yüzlerini çevirmeleri gereken istikameti tarif eder.
Son asırda Türkçe’nin başına getirilen onca felaketi gördükçe lisanımızın istikbali hakkında umutsuzluğa kapılacak raddeye gelmiştim. İrfan Özfatura’nın yazıları ile tanışmam umut ateşinin körüklenmesine yardımcı olmuştu.
“Cumhuriyet tarihinin en güçlü iki kalemini say,” deseler, Cemil Meriç’le beraber tereddütsüz İrfan Özfatura ismini zikrederdim. (Kıstas “Bu Ülke” kitabı olursa…)
Beyaz Türklerin sazında bir tel olsaydı kim bilir ne mükafatlara kavuşacaktı. Onu takdir etme işi, bizlere kaldı maalesef. Yazar, şair ve mütefekkirlerine vefatlarından sonra sahip çıkan biz muhafazakârlara… Gerçi tanıdığım İrfan Özfatura insanlardan takdir, iltimas, iltifat kabul etmez.
Gençliğimde gazetede çıkan yazılarını kesip arşiv yaptığım yegâne yazardır kendisi.
Bu mütevazı satırlarla lisan ve irfan dünyama yaptığı katkılar için âcizâne ve fakîrâne teşekkür etmek istedim. Yoksa hayatı ve yazdıklarıyla üzerine doktora tezleri yazılması gereken bir ediptir kendisi.
Kendi evlatlarıma ve kalem ehli bütün dostlarıma İrfan Özfatura’nın yazılarını müfredat gibi tetkik etmelerini tavsiye ederim.
…..
*İrfan Özfatura’nın bir fotoğrafını yazıya koymak istedik. Fakat internette hiç resmi olmadığını fark ettik. (Editör)
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.
Düşüncelerime güzel bir tercüman olmuşsunuz üstadım size katılıyor İrfan Özfatura’nın yazılarını okuma bahtiyarlığına ermiş olmaktan ayrı bir gurur duyuyorum ç. Darısı henüz okuyamamış olanların başına.
Teşekkür ederiz Necip Bey, çok güzel ifade etmişsiniz…
Bizde genellikle, insanın kıymeti, vefatından önce pek bilinmez, bilinse de dile getirilmez, iltifat edilmez. Belki de bundandır marifet ehlinin az olması…
Sizin, İrfan Özfatura’nın nesri için hissettiklerinizi, ben de şiirlerinizi okuyunca sizin için hissetmiştim… Maaşallah diyeyim her ikinize de ⚘️
Not: Yeni baskıları yok ama ikinci el de olsa, İrfan Özfatura ve Ahmet Sırrı Arvas’ın birlikte Cümle Yayınlarından çıkardıkları on ciltlik (İZ BIRAKANLAR) serisini hararetle tavsiye ederim.
Yediden yetmişe hepimizin mektebidir İrfan abi…
“Beyaz Türklerin sazında bir tel olsaydı kim bilir ne mükafatlara kavuşacaktı.”
Bu cümle bugünkü Türk edebiyatının içinde bulunduğu hal-i pürmelâlin en güzel tarifidir. Kitaplara sığmayan bir anlam taşır.
Tebrik ederim.
Mümin beyin dediği gibi hislere ve kanaatlerimize tercüman olmuşsunuz. Güya bir Türk Edebiyat Vakfı ve diğer müesseseler var bu ülkede. Acaba kendilerinen başkasını da okuyorlar mı? İrfan Beyin hak ettiği gibi bilinmiyor olması ayıp. İrfan ve Necip beyler gibi kalemlere fark edilmesi için ne yapmak gerek bilmiyorum. Dua ediyoruz ama… Ellerinize sağlık