HayatFikir

Mekanlar, Zamanlar ve Hisler

Yaşamda belli yerlerde bazı duygular yaşarız ve o duygular sadece o yerlere veya anlara özel sanırız. Sonra başka yerde yine aynı hisle karşılaşınca şaşırırız. Bunun sebebi, aklımızı karıştıran konulardan biridir.

Örneğin memleketten dönerken, bilindik sakin bir yeri bırakıp da kalabalık şehir hayatına geçiş yaptığımızı düşünürüz. Bir yanımız o sakinliği bıraktığımız için burukken diğer yanımız rutinimize döneceğimizden dolayı umutla ve özlemle doludur. Her yıl memlekete gitsek, her yıl aynı hisleri yaşarız. Sanki o duygu sadece oraya aittir, başka yere ait olamayacak kadar özgündür gibi gelir bize.

Ne zaman başka bir yerde yine aynı hisle karşılaşırsak, işte o zaman o duygunun oraya has olmadığını fark ederiz. Bu da aslında duygularımızın mekanla değil ruhla ilgili olduğunu anlatır.

İnsanın ruh hali kişilere, yerlere, olaylara ve zamanlara göre değişkenlik gösterir. Bazı insanlar ya da mekanlar bizi farklı hissettirir. Biz de bu kişi ya da ortamlarla duyguların arasında bir bağ kurmaya çalışırız.

Oysa ruhumuz tüm bunları çok farklı algılar. O, herhangi bir şeye değil de hisse göre karşılık verir. Olur olmadık zamanlarda aklımıza geçmişten bir kesit gelmesi de bundandır.

Eğer ruhumuza kulak kabartırsak, iç sesimizi dinlemeye başlayacak, içimize dönmenin hafifliğini hissedecek ve kendimizi tanımaya ve de anlamaya çalışacağız demektir.

Okuduğum bir söz tam da bu durumu ifade ediyor: “Kendinde çok emeğin var, bu kadar mütevazı olma”. Kişisel gelişimimiz için harcadığımız emeği hafife almamalıyız. Kendimizin farkında olarak hayata bakmamız gerekir. Eksiklerimiz ve tamamlayabildiklerimizle bir bütünüz aslında. Sadece farkındalığımızı artırıp kendimizi keşfetmeliyiz.

Yunus Emre hazretlerinin: “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir…” dizeleri bu konuda oldukça derin anlamlar içerir. İlim sadece okuyup öğrenmek değil, kendini de bilmektir. O da kainatı bilmeye yaklaştırır insanı. Benliğimizden başlayarak öğrenmek, öncelikle içimize dönmeye ve sonra kendimizi tanıyıp anlamaya götürür bizi. Böylece ilmimiz de artar.

Bu bilgelik, belki olgunlaştıkça gelişir ama en temel dürtülerimizden biri olursa eğer, kendini tanıyıp anlamaya çalışmak tüm hislerimizle de yüzleşip yakınlık kurmaya eşdeğer hale gelir.

Ruhumuzu anlamlandırmak adına, hayatta hiçbir duygu ya da kişiyi konumuyla birlikte düşünmemeliyiz. Biz hislerimize sahip çıkar, kendimizden başlayarak kainatı anlamaya mesai harcarsak, yaşam kalitemiz yükselecektir…

________

Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.

Nurten Topaloğlu

Mühendis. Seyyah. Amatör yazar. Blog yazarı. Okur. Bisiklet Müdavimi.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu