
Arefe günü… Yola revan olduk, yola yani babaannemin toprağına kavuştuğu o yere. Köye, kiraza ve asma bahçelerine…
Hemen hemen herkesin kavimler göçü misali yollara düştüğü o günde. Uzun saat seferilikten sonra bir köy camisinde ikindi molası… Sessizlik hakim… Ama şehirde olmayan bir sessizlik bu, efsunlu zamandan azade…
Bu sessizliği taçlandıran köy kumrusu, hani şu küçük kumruların istilasından sonra şehirdeki varlığını yitiren “Guguk guk” şeklinde öten kumru sesi… Kulağımda o tatlı terennümle yavaş yavaş adımlarımı sürüyerek şadırvana doğru ilerledim.
Çok vakit geçmeden yaşlıca bir teyze selam vererek içeri girdi. Kollarını sıvadı, abdest almaya koyuldu. Göz ucuyla onu izlerken kendimi buldum. Hani babaannem ayaklarını kaldıramazdı da biz su dökerdik pamuk gibi bembeyaz ayaklarına. Aynı onun gibi abdest alıyordu, onun gibi giyinmişti, onun gibi konuşuyordu, onun gibi… Bütün yaşlılar anlaşmışçasına nasıl da bu kadar babaannem oluveriyorlardı sahiden? Bilmiyorum. Ben mazinin derin kuyularında kaybolurken, teyze abdestini bitirmek üzereydi.
Bize uzun uzun baktı ve ezelden bildiği sırrı aşikar edermişçesine kendine has üslubuyla şöyle dedi:
“Yaşlılık pek yaman, canınızı saklan(saklayın) yavrum e mi canınızı saklan.” CANINIZI SAKLAYIN. Sanki bu cümle bir bıçak olmuştu da tenimi kesmişti. Hatırla: Kelime: Kelime acıtır. Hacmi, ağırlığı, dokusu vardır. Tene değer ve keser. Öldürebilir de. (Nazan Bekiroğlu)
Bu cümlenin gelip beni bir köy camisinde bulması tesadüf değildi. O andan itibaren saklambaç oyunu oynar gibi “canımı nerde saklasam” diye düşünmeye başladım.
Sakla samanı, gelir zamanı. Sakla canını, gelir ve geçer zamanı. Saklanacak demek ki kıymeti çok büyük.
Kaf Dağı’nın ardı olur mu? Kötü kalpli cadılar bulurlar onu, olmaz. Dikkat çekmeyecek bir yer olsun.
Bir ceviz kabuğuna ne dersin? Bir karga belki en nihayetinde onu kuytu köşeye saklar ve unutur.
Kırarlar onu, olmaz.
Tamam buldum, saksının dibi. Toprağın içini kim bilecek hem. Olmaz, sularlar onu.
Koca bir çınarın gölgesi peki? Bunu nasıl düşünürsün, budama zamanı geldi deyip bahaneyle kökünden söker atarlar onu, olmaz.
Şimdi buldum. Buna hayır diyemezsin- en sevdiğin şeydir hani. Uçsuz bucaksız bir gelincik tarlasına sakla.
Narindir o. Rüzgar incitir, hem çok güzel diye koparırlar onu olmaz.
Saklanacak yer, saklayacak yer bulamıyorum. Düşün, biraz daha… Her gece rüyama giren bir düşe saklasam diyorum, sadece ben görürüm. Zümrüdüanka Kuşu’nun kanatlarına sarıp sarmalasam, kimsenin bilmediği yerlere götürür.
Dur, belki de uzakta ararken en yakınımı görememişimdir. Annemin duası. Bunu nasıl düşünemedim. En güvenli liman orası, oraya demirleyebilir miyim canımı?
Arıyorum, saklanacak ve saklayacak yer arıyorum. Belki sen de şimdi düşünüyorsundur:
“Ben nereye saklasam canımı?” diye.
Bildiğim tek bir şey var: Sen de sakla canını. Bir yetimin başını okşar gibi, sana emanet edilen küçük bir çocuğun üzerine titrer gibi. Kaçan uykuya ve gecenin ortasında içini kemiren o düşünceye rağmen. Bir umuda, bir gülüşe, bir duaya sakla. Koru, esirge ve gözet. Esirgeyen, bağışlayan, rahmeti sonsuz olan Allah’tan esirgenmeyi dileyerek. Bir demet nergis al kendine. Ne olur böyle yapma. Kendine kıyma. Telef olup gideceksin yoksa.(Nazan Bekiroğlu)
Bütün bu sorular ve cevapların içinde kaybolurken buldum kendimi. Teyze çoktan namaza geçmişti bense avluda koca çantanın içinde bir nebze olsun baş ağrımı geçirecek olan o ağrı kesiciyi arıyordum. Gözüm, kutunun üzerindeki o yazıya ilişti: Çocukların göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.
Sayın okur bu bir mesaj: Canınızı büyüklerin göremeyeceği, erişemeyeceği yerlerde ve ambalajında saklayınız.
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.
Özlemiştik ❤️
Ben de yazmayı özlemişim. 🤍
Bence canımızı Allah-ü Teâlânın kitabına, Rusulullahın sünnetine ve bunları bize doğru olarak ulaştıran ehli sünnet alimlerinin gecesini gündüzüne katarak yazdığı kıymetli kitaplarına uyarak saklayabiliriz ancak.
Kendisini okutan bir yazı. Teşekkürler.
Ben de yorumunuz için teşekkür ederim.
Hikaye ayri guzel, baslik ayri guzel ve uyumlu. Insani alip farkli diyarlara goturen bir yazi. Herkes zaman zaman saklanmak ister. Belki de canini saklamak istediginden. Tesekkurler, kalemine,zihnine ve kalbine saglik 🌼