
Ne bilir kara toprak tohum denen bir parçacıktan elma mı çıkacak, çilek mi? Hele bir de konu mandalinaya gelince; minik bir tohumdan çıkan, boyu avuç içi kadar küçük, içinde sakladığı hikmetin büyüklüğü ise kelimeleri kifayetsiz bırakacak cinsten…
Kokusuna kolonyalar-parfümler yapılmış, yumuşak ve sulu olduğu için ezilir diye etrafı zarla çevrilmiş. Dilim dilim dilimlenmiş, birbirine yapışık sıralanmış fakat çok kolay ayrılabiliyor… Bilhassa bu şaheser de koruma altına alınmış, üzerine bir dış tabaka, adeta bir ambalaj yapılmış ve turunculara bürünmüş. Rengi kapkara, kupkuru bir topraktan çıkamayacak kadar canlı bir turuncu. İçindeki asit-su-vitamin oranı, tam da olgunlaştığı mevsimde vücuda gerekli olanı verecek biçimde hazırlanmış. Bu ‘küçücük’ mandalinada gizlenmiş, büyük hikmetler…
Bu meyve insanın acziyetini yüzüne vuruyor, ve şunu düşündürüyor:
“Senden katbekat küçük bir mandalina kadar mânâ taşıyabiliyor musun?
Sana bahşedilmiş koskoca 24 saati tam olarak neye veriyorsun? Hatta en başta, sana koskoca 24 saatin bahşedilmiş olduğunun farkında mısın? Aynı mandalina gibi, kabuğun soyulduğunda içinde ne var veya ne olmasını isterdin? Herkesin bir kabiliyeti vardır, seninki ne? Veya bu kabiliyeti neye harcıyorsun?”
İnsanların hepsi belli fıtratlar üzere dünyaya geliyor. İnsan kendini fıtratına uygun süslemelidir. Hatta belki de süslemek zorundadır, hele ki Müslümansa, daha hususi bir ihtimamla kendini geliştirmeli.
Şu asırda belki de elimizdeki en büyük sermayemiz olan ‘zamanı’ bizden çalmaya çalışan onlarca sebep arasında yüzerken; kendimize bir hedef, gâye edinmeli ve ona göre yaşamalıyız.
Mandalinanın hayatı toprakta başlıyor, bizim hayatımız ise toprakta bitecek. Mandalina toprakta büyürken mana kazanıyor, insan ise toprağa girdiğinde bir manayla oraya gidecek. O manayı ise hiç bitmeyecek sandığı hayatını sürdürürken kendine kattıkları ile alacak.
Sahi? İnsan esas mekana ne olarak gitmek istiyor? Küçüklüğümüzden beri hep sorarlar ya ‘’Ne olmak istiyorsun?’’ diye! Bu suali biraz değiştirirsek: İnsan mezara ne olarak girmek istiyor?
Herkes zamanı kendine bir hazine bilip, kıymetli şeylerle vaktini süsleyerek kendine bir mana kazandırmalı, bu dünyaya ne için geldiğini gözden geçirmeli, çalışmalı, gayret göstermeli.
‘’Zaman bir saniye olmuş nihân-ı bekâdan
O da saniye içinde silinip gitmiş.’’ – Şeyh Galib
——
Sitemizde mandalina üzerine yazılmış bir şiir ve ömür üzerine yazılmış bir yazı:
Mandalina Şiiri
Geçen Zaman Değil, Ömür
——
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.