Hikaye

Soğuk Ateş

Delikanlı odasından çıktı. Büyük bir huzur içindeydi. Kıldığı namazın ve sonunda yaptığı halis duaların tesirinde idi hâlâ. Tam salona girmişti ki bir anda annesiyle karşılaştı. Hep onun için dua ettiği annesiyle. İbadetlerini yapmasını, onun da huzur bulmasını istediği annesiyle….

Hep üzülürdü onun için. Ağlardı bazen geceleri. Lakin annesi bir türlü yönelemiyordu oğlunun istediği cihete. Sanki garip bir inat ve ayak direme vardı onda. Bu, delikanlıyı daha da üzüyordu.

Bu duygularla karşı karşıya geldiler yine.

Annesi dedi ki : “Oğlum dışarı mı çıkıyorsun?”
“Evet” dedi delikanlı.
Annesi ekledi: “Oğlum üşümeni istemem dışarısı çok soğuk aman kalın bir şeyler giy üzerine…”
Annesinin üzüntüsü ile hemhal olmuş delikanlı birden şu kelimeleri söyleyiverdi. “Olur anne ama bende senin yanmanı istemem. Cehennem çok ama çok sıcak…. Sen de üzerine bir şeyler al”

Salon zemheri ile ateş arasında kalmıştı sanki. Anne başladı ağlamaya. Ve ağlayarak koşar adım gitti odasına. Delikanlı üzülmüştü ama bir kere çıkmıştı ağzından o sözler… O da bu hüzünle çıkıp gitti evden kaçar gibi…

Akşam oldu delikanlı evine geldi. Süslü anahtarlığa bağlı anahtarıyla açtı kapıyı. Lakin aklından çok geçti, annesiyle tekrar karşılaştığında ne olacaktı? Bu halde girdi eve. Ev çok sessizdi. İrkildi ve endişelendi annesi için.

Salon mutfak derken annesinin odasının önüne kadar geldi. Açıktı kapısı bir parça. İçeriden hıçkırık sesi geliyordu. Yavaşça önce başı sonra tüm vücudu ile sızdı odaya. Gördüğü manzara karşısında şaşkınlık ve sevinç arasındaki hislerle ne yapacağını şaşırdı.

Annesi; çeyizinden kalma, sadece gelen misafirlere kullandırdığı, rahmetli anneannesinin el emeği göz nuru seccadenin üzerinde ellerini semaya açmış dua ediyordu hıçkırarak. Annesi oğlunu fark edince renkli ojelerden bir çırpıda temizlediği ellerini büyük bir huzurla artık makyajsız olan yüzüne yavaşça sürüverdi. Delikanlının karışık duygulu bakışları arasında seccadeyi katladı bir kenara koydu. Gözleri hâlâ yaşlıydı en az kendi yaşı kadar.

Sonra sanki yıllardır hasretmişçesine oğluna sarıldı. Delikanlı henüz içinde bulunduğu duyguların tesirinde idi. Kısa bir süre kolları ve elleri annesinin sırtına değmemişti. Tahammül edilemeyen hislerle sarıldı annesine ve o anda ikisi de hıçkırıklara boğulmuştu.

Ve annesi biraz geri çekilerek dedi ki:
“Sen haklıydın oğlum, sen haklıydın.” Ve ilave etti. “Sen beni , benim sevdiğimden daha çok seviyormuşsun meğer. Ben seni üşüyüp iyileşebileceğin basit bir hastalıktan korumak isterken, sen benim sonsuza kadar yanmamdan korkarak beni ateşten korumaya azmetmişsin. O sözünden o kadar müteessir oldum ki oğlum.”


Gerçek sevgi bir kere daha göstermişti kendini halis ve iyi niyetli insanlara….

——-

Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.

Ayhan Özbek

Şair. Yazar. Eğitimci. Müteşebbis. Ressam. Hattat. Mütefekkir.

Bir cevap yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu