
En karanlık köşeleri kendime ayırdım
Yüzümü kanla yıkadım, kolumu sıyırdım
Sert kışların ortasında bir seni kayırdım
Güllü ovaların arasında susan bayırdım
Bitmek bilmeyen koridorlar diken döşeli
Aklımın dört bucağı yüz binlerce köşeli
Uzun zaman geçti kara toprağı eşeli
Sen yine aynıydın, güllere destan neşeli
Ufuklarda bulutları sarartan gülüşün
Bundan bir ömür mahrumum gerisini düşün
Gündüzüm gece aratmıyor bitmiyor sürgün
Hâlâ dudaklarımdan dökülür o son sözün
Kalabalıklar tenhalarda yalnız duruyor
Yağmurlar yokluğunda birer birer kuruyor
Yeşil yaprakların ölümü yeri vuruyor
Diriler hayatı hep meyyitlerden soruyor
Kıymet bilmek için kıyamet yaşamak gerek
Elemsiz nasıl düşünsün şu akılsız yürek
Ayağının altına kaç beden koymuş kürek
Bir gün aniden seslenir sana orta direk
Ah nerede şimdi şehadet söyleyen dilin
Bu yaşında neden bembeyaz gelinlik giydin
Oysa başıma gelmiş geçmiş en güzel şeydin
Şimdi yitip gittin, yoktur senin muadilin
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.