
İran’daki İslam devriminden sonra İran’ın, Akademi’ye* resmi olarak sunduğu ilk film…
Abbas Kiyarüstemi‘nin film içinde film yönetmenini canlandıran Mohamad Ali Keshavarz’ı oynatması sebebiyle, profesyonel bir oyuncuyu işe aldığı ilk film…
Yani ilk filminden itibaren geçen bu filmden önceki 23 yıllık sürede çektiği, 23 filminde hiç profesyonel oyuncu ile çalışmamıştır.
Mohamad Ali Keshavarz dışında tüm roller, köy halkı ve görüntü yönetmeni Hüseyin Caferyan ve yönetmen yardımcısı Cafer Panahi gibi film ekibinden kişiler tarafından oynanmıştır.
Tek başına bir film olarak seyredildiğinde oldukça basit görünse de Koker üçlemesi, birlikte seyredildiğinde, sadece usta bir rejisörün bir araya getirebileceği derin filmlere yakışır, romantik bir son film olduğu ortaya çıkıyor.
“Ve Hayat Devam Ediyor…” filmi çekimleri esnasında, filmin başrolü ile karısıyla beyaz çoraplarının nerede olduğu hakkında konuşan genç Hüseyin’in karşılaştığı merdivenli sahnede; yeni evlenmiş kadını canlandıran oyuncunun, genç kocayı canlandıran oyuncuyla aralarındaki anlaşmazlık filmin çekimlerini oldukça zorlaştırmıştır.
Bu hadiseyi filmin neşredilmesinden sonra anlatan Kiyarüstemi’ye, bu hadisenin başlı başına bir film konusu olabileceği söylenmesi üzerine, Kiyarüstemi çok geçmeden bu fikir üzerine çalışmaya başlamış. Koker bölgesine geri dönerek sinema ile gerçeklik arasındaki münasebeti irdelemeye yeni derinlikler eklediği “Zeytin Ağaçları Altında” filmini çekmiştir.
Abbas Kiyarüstemi, bir yönüyle belgesel havasına bürünmüş “Zeytin Ağaçları Altında” filminde, bir film üretmenin zaman alıcı ve psikolojik açıdan yıpratıcı safahatıyla doğrudan tanıştırır.
Bir film içinde film draması olan bu filmde, çarşaflı kızlar, bir role seçilmek için utangaç bir şekilde yarışırlar. Oyuncularını seçtikten sonra kendini kameraya, yönetmeni oynayan gerçek bir oyuncu olarak tanıtan meşhur İranlı aktör Mohamad Ali Keshavarz filmi başlatır. Bu sahneyle, “Ve Hayat Devam Ediyor…” filmine atıfla sinemanın ötesine yani metasinematik üsluba geçilmiştir. Önceki filmin çekim safahatını konu alan bir filmin içinde başka biri tarafından yeniden canlandırıldığını söyleyen yönetmen karakteri, sinema aracılığıyla aktarılan gerçekliğin inşasına aktif olarak katıldığını söylemiştir. “Arkadaşımın Evi Nerede?” filminde gördüğümüz gerçeklik illüzyonu artık ters yüz edilmiş; bize bu illüzyonun nasıl kurulduğu gösterilmiştir. Kiyarüstemi, önceki “sihirbazlık numarasını” açıklayan bir sihirbaz gibi filmini, bile isteye izah etmiştir.
Kadın başrol olarak da inatçı ve biraz da bencil olduğunu, kamera karşısında kolay yönlendirilebilecek biri olmadığını fark ettiğimiz Tahereh seçilir. İlk seçilen başrol erkek oyuncu, kadınların yanında kekelediği için filmden çıkartılır ve yerine hemen genç bir duvar ustası olan Hüseyin getiriliyor, ancak çekimlerdeki problem devam eder. Erkek başrol Hüseyin ile kadın başrol Tahereh arasında anlaşmazlık vardır.
Tahereh’yi ilk kez ailesinin evinde çalışırken gören Hüseyin, film çekimlerinden önce evlenme teklifinde bulunmuştur. Ancak Tahereh’in annesi, onun okuma yazma bilmeyen bir işçi olduğunu öne sürerek evlilik teklifi reddetmiş ve de Hüseyin inşaat işinden kovulmuştur. Sonrasında yaşanan zelzelede anne ve babasını kaybeden Tahereh, şimdi de büyükannesi tarafından cahil, evsiz ve artık işsiz olan Hüseyin’e verilmemektedir. Gerçek arzuları seyirciye hiç gösterilmeyen ve bir sır olarak kalan Tahereh, Hüseyin ile sadece bir oyuncu olarak konuşmaktadır. Bu iki oyuncu, aralarındaki tansiyon sebebiyle repliklerini mahvettikçe, film ekibi sahneyi tekrar tekrar çekmek mecburiyetinde kalır. Böylece, aralarındaki gerçek hikâye herkese malum olur.
Film, bir yandan bu çatışmanın kamera önüne ve arkasına nasıl yansıdığını seyirciye gösterirken bir yandan da film çekimi yani prodüksiyon safahatı işlenir. Böylece filmdeki iki farklı konu hattı meydana gelir.
Oyuncuların nakli ve çekim mekanlarının düzenlenmesi ile vazifeli Zarifeh hanıma, “Arkadaşımın Evi Nerede?” filminin başrol oyuncusu Ahmed Ahmedpour rolünü oynayan Babek Ahmedpour ile Mohammad Reza Nematzadeh rolünü oynayan Ahmed Ahmedpour biraz büyümüş halleriyle yardım ederler. “Ve Hayat Devam Ediyor…” filminde cevapsız kalan o büyük soru da böylece cevaplanmış olur. Kiyarüstemi, bu sahneye hususi bir vurgu yapmasa da önceki iki filmi seyredenler için bu sahnenin hissiyatı çok derindir.
Yönetmen karakteri, köydeki insanların zelzele felaketinden sonraki ruh hallerini irdeler. İnsanlar, yönetmen karakterine nazik ve medeni davransalar da mecburi kabullenme içindedirler. Ailelerini kaybetmelerini, sanki sıradan bir hadiseymiş gibi anlatırlar.
Filmlerin yemeklerini hazırlayan aşçı ihtiyar Bagheri ile yaptığı konuşmada, Bagheri’nin hanımının zelzelede hayatını kaybettiğini öğrenir ve yeniden evlenmeyi düşünüp düşünmediğini sorar. Bagheri, “yakışık almaz” minvalinde sade ama müstahkem bir cevap verir.
Esas hikayemizde ise Hüseyin gayet nazik ve sabırlı fakat takıntılı bir şekilde Tahereh’nin peşindedir. Onu sadece bir gün kitap okurken gördüğü için âşık olan Hüseyin, kızdan hiçbir karşılık görmeden bu platonik aşkı sürdürür.
Hüseyin, âşık olduğu kadının peşinde inatla koşan, hislerini bastırmayan, içe kapanıklığa karşı bir figür, bir karakterdir.
Tahereh’in Hüseyin’e cevap vermemesi ise, bir direniş mi, acı mı yoksa güç mü olduğu tamamen bir sır olarak saklanmaktadır.
Filmin en çarpıcı sahnelerinden biri, Hüseyin’in çay tepsisiyle sette dolaştığı yaklaşık bir dakikalık uzun plandır.
Çekimlerin son sahnesi yapılır, Tahereh senaryodaki gibi “Hüseyin Ağa” demeyi reddeder ama Hüseyin onun tarafını tutar, yönetmen de sahneyi kabul eder.
Artık film çekimleri bitmiş, Tahereh minibüse yetişmek için kısa yoldan yürümeye başlamıştır. Yönetmen, Hüseyin’e de o yoldan gitmesini söyler. Hüseyin de Tahereh’nin peşinden gider. Bu, Hüseyin’in filmde gördüğümüz son şansıdır.
Dört dakikalık bir sahnede Hüseyin, Tahereh’i takip eder, ona son kez hislerini ifade eder. Yönetmen karakteri de uzaktan onları takip eder. Hüseyin geri dönmeye karar verir, ama son anda tekrar koşarak Tahereh’nin peşinden gider. İşte bu son sahnede, iki karakter uzaklarda, zeytin ağaçlarının içinde kaybolur gibi olur. Hüseyin, Tahereh’e ulaşır mı? Onu ikna eder mi? bilmeyiz.
“Ve Hayat Devam Ediyor…” filminde olduğu gibi bu filmin de sonunda, film geniş ve uzak planlarla sona eriyor. Kiyarüstemi, bu kadrajlarla bütün mevcudat karşısındaki insanın acizliğini göstererek, bu acziyete rağmen her bir ferdin kendi hayat mücadelesiyle hayatta bir iz bıraktığını anlatır. Bu izler, kimi zaman çocukların başka bir köydeki arkadaşını ararken yürüdüğü yol, kimi zaman zelzeleden sonra film çekmek için yola çıkan bir yönetmenin yolculuğu, kimi zaman da bir gencin sevdiğine ulaşma çabasıdır.
*****
”Evlenecek olan erkek eğer kul hakkına riayet edemiyecekse hiç evlenmesin. Çünki, ahirette bunun altından kurtulamaz. Çünki, gelen ne bir hizmetçidir ne de köledir, hanım efendidir. Dediğim dedik, çaldığım düdük dersen o evlilik olmaz. Karşılıklı anlayış içinde olacak, yani anlaşamasa bile anlayış gösterecek.
Ahirette kiminle beraber olmak istiyorsanız, dünyada onunla beraber olun.”
*****
Filmin Orijinal Adı: Zîr-e Derakhtân-e Zeytûn (زیر درختان زیتون)
Türkçe Adı: Zeytin Ağaçlarının Altında
İngilizce: Through the Olive Trees
*Academy of Motion Picture Arts and Sciences (AMPAS)
——
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.