
Bu kitap, Osmanlı Devleti’nin son devrinden Cumhuriyet’in ilk çeyrek asrına kadar bir zaman dilimini ele almaktadır. Samiha Ayverdi, medeniyetimizin bir vakıf medeniyeti olduğunu, gelecek nesillere hatıraları eşliğinde anlatıyor. Aslına bakılırsa bu anlatma ihtiyacı tek bir şeyden kaynaklanıyor: Düşman. Koca bir çınar olan medeniyetimizi baltalamak isteyen düşman, o zamanlar Dönmeler, Kemalizm ve İttihatçılar kisvesine bürünmüştü. Yazar, bunların tehlikesini hatıralarıyla derç ederek okuyucularına sunuyor. Şimdi, bu kitapta ismi geçen bu güruhlar aşağıda kısaca bahsedilecektir.
Medeniyetimiz, Cumhuriyet devri çocuklarınca bir inkâr malzemesi hâline gelmiştir. Düşmanların çeşitli desiseleriyle, içeriden ve dışarıdan yıkılan Osmanlı Devleti’nin bu en esaslı mirası, milletimize yanlış ve bozuk şekilde intikal etmiştir. Yahudiler, Dönmeler, İttihatçılar ve Kemalizm mensupları bu tahribatın birinci müsebbipleridir. Bunlar, halkın gözüne öyle büyük bir gaflet mili çekmiştir ki, her yerde izine rastladıkları vakıflarımızı dahi inkâr eder olmuşlardır. Bundan sebep, milletimiz manevi bağlarından takviye alamamış ve maddî şeylerle oyalanmak adına türlü türlü hovardalıklara meyletmiştir. Lâkin, sayıları az da olsa kültürünü muhafaza edenler de mevcuttur.
Medeniyetimizin elimizden kayıp gitmesinin en büyük müsebbipleri “Dönmeler”dir. Bunlar, uzun bir müddet Türk kimliği altında saklanan Yahudilerdir aslında. İktisadî ve içtimaî her alanda görünmez bir nüfuza sahip oldukları için fark edilememiş; fark edilse bile müdahale için geç kalınmıştır. Yazarımız, dönme olduğunu sonradan öğrendiği kimseleri eserinde hayretle yazmıştır.
Kemalizm mensuplarının birçoğu ise Moskof politikası güttüğü için bu milletin gençlerini kültürümüzden uzaklaştırmıştır. Cumhuriyet’in kurucu iktidarı olmasına rağmen, kendi iddia ettikleri politikalardan ayrılmışlar ve sıfırdan bir millet ihdas etme iddiasını gütmüşlerdir. Güneş-Dil Teorisi bunun en esaslı misalidir.
İttihatçılar ise eserde, tam bir hırsızlık ve istibdat yuvası olarak tasvir edilir. Nice kimselerin mallarına bunların zamanında el konulmuştur. Vatan, millet ve ülke değerlerini kullanarak elde etmiş oldukları mallar, savaş zamanı hiçbir işe yaramamış; aksine daha fazla zarara sebep olmuştur. Şekerin okkasının beş altına satıldığı vakitler, atlarına kesme şeker yediren komutanlar buna bir misal teşkil eder.
Ezcümle, eserin esas vurgulamak istediği nokta şudur: Yukarıda ismi geçen bütün bu gruplar, farklı zamanlarda olsalar da medeniyetimizi çökertmek ve mânevî damarlarımızı kesmek maksadındaydı. Sanki sürekli kılık değiştiren tek bir düşman gibi görünmektedir. Bugün hâlâ medeniyetimizin düşmanları farklı kılıklarda hücumlarına devam etmektedir.
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.
Güzel bir tahlil yapmışsınız. Tebrik ederim. Kaleminize kuvvet. Devamını dilerim.