
“Nefsini tanıyan Rabbini tanır.” Hadis-i Şerif
“İlim ilim bilmektir, ilim kendini bilmektir.” Yunus Emre
“Başkalarını anlamak bilgeliktir, kendini anlamaksa aydınlıktır.” La Tzu
İnsanlar doğuştan John Locke’un Tabula Rasa Kuramında olduğu gibi boş bir levha olarak mı doğarlar, yoksa psikolojik anlamda bir donanımla mı dünyaya gelirler? Herkes aynı donanımlara mı sahiptir? İşte Enneagram sistemi, insanların boş bir sayfa olarak dünyaya gelmediklerini ve bu konuda bazı farklılıklar taşıdığını ortaya koymaktadır. 2020 yılından beri kendi eksiklerimi, iyi yanlarımı, ailemi sonra yavaş yavaş arkadaşlarımı, öğrencilerimi bu sistemle tanıdım. Hatta şöyle diyeyim çok yakinen takip ettiğim yazarları, şairleri bile sevmemin ve kendime yakın görmemin sebebinin burada anlatılan mizaçlarla bağlantısı olduğunu öğrendiğimde bu konu epey heyecanla içine çekti beni. Bu girdaba bütün sevdiklerimi de bulaştırdım, çünkü neden olmasın! Dost meclisleri mutlaka buraya bir değinir geçer. Kişilerin dönüşümüne, gelişimine, güzelleşmesine vesile bir sistem olduğuna inandığım için, güzellikleri karahindiba tohumuna üfler gibi üfleyip dört bir yana yayalım isterim. Bunun yolu ise, bildiğimiz şeyleri paylaşmaktan yani ilmin zekatını vermekten geçer. Haydi kırlara, karahindibaya ilk kim üfleyecek bakalım.
Enneagram ne demek? Yunanca’da 9 nokta anlamına gelir, Türkçe’de ise buna 9 tip/9 mizaç denilmektedir. Mizaç; doğuştan getirdiğimiz değiştirilemez çekirdeğe, kişilik ise o ağacın tüm hayatı boyunca sergilediği gövde-dal-yaprak-meyve-çiçek halini ifade eder. Peki karakter? Karakter ise, o ağacın ana gövdesi ve kalınlaşmış, sertleşmiş, şekillenmiş ana dallarıdır. Diyelim ki mizacı 4 olan iki kişi var. Yani ben de kiraz çekirdeğiyim, belki sen de kiraz çekirdeğisin. Dünya üzerindeki her kiraz ağacı birbirinin aynısı mı? Hayır. Ben kocaman dalları olan, meyveleri lezzetli bir kiraz ağacı olurken, belki sen kupkuru dalları olan birkaç meyve veren kiraz ağacısın.
Bu 9 mizaç modelinde her bir kişinin 4 farklı mizaçla bağlantısı var: Ana mizaç, kanat mizaç, rahat hattı mizacı, stres hattı mizacı. Her bir mizaç bir rakamla temsil edilir. Ana mizaç: Kişinin baskın şekilde ve ağırlıklı olarak kullandığı mizaçtır. Örneğin bir kişinin ana mizacının 1 olması eylem/fizik merkezin akıl bölümünü daha baskın olarak kullanması anlamına gelir. Kanat mizaç: Her bir kişi; temel mizaç tipine ek olarak az da olsa bir başka mizaç tipinin özelliklerinden etkilenir. Buna kanat mizaç denir. Kişide bu kanat mizacın etkisi yüksek veya düşük düzeyde olabilir. Stres Hattı Mizacı: Her birey baş edemeyeceği ölçüde stres ile karşılaştığında, ana mizacından farklı olan bir mizaç durumunun sağlıksız halini sergiler. Bireyin streste iken sergilediği tavır ve tutum, aslında hayatta en hoşlanmadığı tutum ve tavırdır. ( Burada bir antrparantez açalım. Hem ne demiş atalarımız, gülme komşuna gelir başına.) Rahat Hattı Mizacı: Bireyin kendini rahat ve dingin hissettiğinde ana mizacından farklı bir mizaç durumunun sağlıklı halini sergilemesidir. Bireyin rahat durumda sergilediği tavır ve tutum da aslen en çok ihtiyaç duyduğu ve kendisini tamamlayıp geliştirecek olan haldir.
Diğer boyut olan alt tipler ise kişinin ana ve kanat tipinin yanında etkilendiği önemli varoluşsal ihtiyaç ve arayışı temsil eder. Alt tip güdüsü kişinin Enneagram tipinin temel arayışının yansıtıldığı bir alan olmasının yanı sıra bireysel varoluşsal tatmininin gerçekleştirilmeye çalışıldığı alana da işaret eder. Bu alanlar; bireysel alan, ikili ilişki alanı ve toplumsal alan. Bireysel alanda var olmaya çalışan kendini koruma alt tipi, ikili ilişki alanında var olmaya çalışan yakın ilişki, toplumsal alanda var olmaya çalışan sosyal alt tip.
Bütün bunlara ek her bir mizacın temelde 3 gelişim seviyesi var: Sağlıksız, ortalama, sağlıklı. Bu tam olarak şununla örtüşen bir durum: Esfele safilin üzere mi yoksa ahseni takvim üzere olmak mı? Peki bunların tasavvufla, nefsle ne ilgisi var? Nefs, ne tam maddi ne de ruhsal olan ancak ikisinden de etkilenen ruh ile beden arasında bir ara düzey. Nefse kendini ve kullandığı bedeni hayatta tutması için üç meleke-kuvvet (eylem-duygu- düşünce melekeleri) verilmiştir. Fizik- Eylem merkezi yani kuvve-i gadabiyye Tip 8, Tip 9 ve Tip 1 mizacından oluşmaktadır. Bu merkezin dengesi şecaattir(cesaret), aşırısı tehevvürdür(saldırganlık), eksikliği ise cübndür(korkaklık). Duygu merkezi yani kuvve-i şeheviyye Tip 2, Tip 3, Tip 4 mizaçlarından oluşmaktadır. Bu merkezin dengesi iffettir(ölçülülük), aşırısı şerehtir(hırs), eksikliği ise humuddur(isteksizlik). Düşünme merkezi yani kuvve-i akliyye Tip 5, Tip 6 ve Tip 7 mizacından oluşmaktadır. Bu merkezin dengesi hikmettir(bilgelik), aşırısı cerbezedir(laf cambazlığı), eksikliği ise beladettir(ahmaklıktır).
Sistemin en sevdiğim yanı ise, klişelerin dışına çıkması. “Kız çocukları uyumludur, erkek çocukları yaramaz. Kızlar annesinin dibinden ayrılmaz, erkekler dışardan eve gelmez. Kızlar çok konuşur, erkekler az konuşur. Erkekler ağlamaz. Erkekler mantıklıdır, kadınlar duygusaldır.” gibi cümleleri bilirsiniz. Eskiden de bu cümleleri sığ bulurdum. Enneagramdaki mizaçların cinsiyetle bir bağlantısı yok. Misal; Doğan Cüceloğlu duygu merkezli (Tip 2 Kanat 1) bir mizaç iken Alev Alatlı düşünce merkezli (Tip 6 Kanat 5 )bir mizaca sahipti. İşte o sebepten bu tür genellemeler ilişkilerin köküne dinamit koymakla eş değer.
Her sistem gibi bu sistemi de eleştirenler, kabul etmeyenler, manasız bulanlar var olacaktır da. Genellikle en çok sorulan soru ise şu: Bu sistemle etiketleme yapıyorsunuz, dünyada şu kadar insan var hepsini neden bu kadar dar bir alana hapsediyorsunuz? Bu şu iddia ile aynıdır: Dünya üzerindeki çekirdekleri ayırdık ve içlerinden kiraz çekirdeği olanlara kiraz dedik. Bunu deyince o kirazı nasıl yetiştireceğimize hangi ortamlarda rahat edeceğine karar vermemiz kolaylaşır.
Bu konu daha çok su götürür. İlk önce herkesin tipini bulmak kolay ve eğlenceli gelir ama işin içine girdikçe yapının kompleks oluşu size yorum yapmaktan imtina ettirecektir. Bence en güzel yanı da bu zaten, karmaşıklığı. Şimdi o kadar anlattın madem mizacımızı nasıl öğreneceğiz diye soranlar olacaktır. Önce bununla alakalı bir test linki bırakacağım ama kişinin en zor işi kendini tanımak olduğundan, kendinizle temasınız az ise test doğru sonucu vermeyecektir. Sonrasında okumalar yaparak final çizgisine yani mizacınıza varabilirsiniz. O vakit yolunuz açık olsun.
*Enneagram Testi: https://play.google.com/store/apps/details?id=com.mobilakademi.enneagram
*Not: Metin boyunca yazdığım tanımların, cümlelerin çoğu İsmail Acarkan Kişiliğin DNA’sı kitabından alıntıdır, bana ait değildir. Hedefim sadece sistemi özetlemektir. İsmail Acarkan’ın bu konu ile ilgili diğer kitapları yani Enneagram ile Kendini Keşfet/ Çocuklarını Keşfet/ Eşini Keşfet/ Öğrencini Keşfet önce kendi yoluna ışık tutmak isteyenlere, evlilere, ebeveynlere, öğretmenlere tavsiye dostlara ise emirdir.
——-
Serâzât.com’da yayınlanan yazı ve şiirlerin fikrî hakları ilgili yazar ve şairlere aittir. Bütün hakları saklıdır. İzinsiz kopyalanamaz.
Merhabalar,
Dili kullanmadaki zarafetinle içtenliğin birleşince, ortaya hem bilgilendirici hem de ruhu dinlendiren bir metin çıkmış. Karmaşık bir sistemi böylesine sade ama derinlikli bir dille anlatmak gerçekten ustalık ister. Sen de bu dengeyi çok güzel kurmuşsun.
Özellikle “karahindiba tohumuna üfler gibi güzellikleri yaymak” benzetmen beni çok etkiledi. Seni yansıtan ve sana ait bir ifade olduğunu düşündüm. Hem öğretici hem de kalpten gelen bir çağrı gibiydi. Yazıyı okurken yalnızca bir sistemden değil, insanın kendini ve çevresini anlamaya çalıştığı o ince yolculuktan da bahsettiğini hissettim.
Yine de bazı bölümlerde bilgi yoğunluğu oldukça fazlaydı. Özellikle mizaçların farklı hatları ve alt tipler kısmında, kavramlar arka arkaya geldiği için okurun zaman zaman zorlanabileceğini düşünüyorum. Belki bu yazıyı iki parçaya bölerek paylaşmak konunun daha kolay sindirilmesini sağlayabilir.
Kişisel gözlemlerin çok kıymetliydi. Kuramın hayatla bağını daha net görmek isteyenler için bu tür örnekler çok değerli oluyor. Senin gözünden bu sistemle tanışma okura hem teorik hem de pratik bir zemin sunmuş.
Kaynak gösterimin de çok yerindeydi. Yine de alıntılarla kendi yorumlarının birbirine karışmaması için italik ya da tırnak gibi işaretlemeler kullanman, metni daha okunur ve berrak hâle getirebilir. Bu hem içeriği daha netleştirir hem de senin katkılarını daha görünür kılacağını düşünüyorum.
Tüm bunlar elbette yazının değerine gölge düşürmez. Çünkü yazının samimiyeti, bilgiyle kalbin nasıl buluştuğunu hissettiren o içsel sesi çok güçlüydü. Yazma tarzında insanın içini ısıtan bir sakinlik ve iyilik hâli var.
Selam ve saygılarımla.
Teşekkür ederim yorumunuz için.
Mizacların eskiden de doğuda kullanıldığını okumuştum. Çok istifade ettik Fatma Hanım kaleminize kuvvet, hindibalardan birini kaptık.:)
Teşekkür ederim Me’va Hanım. Hindibalara sahip çıkalım 🙂